Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu liderlerinden, Kurtuluş Savaşı’nda ve Lozan Antlaşması’nda gösterdiği başarılarla Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini korumada önemli rol oynayan İsmet İnönü vefatının 50. yılında anılıyor.
İSMET İNÖNÜ ANILIYOR
İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün vefatının 50. yılı dolayısıyla Anıtkabir’deki mezarı başında tören düzenlendi.
Törene, İnönü’nün kızı Özden Toker, torunu Gülsün Bilgehan ve bazı aile fertlerinin yanı sıra CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürü Bilal Şentürk ile askeri erkan katıldı.
Törende ilk olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine çelenk konuldu ve saygı duruşunda bulunuldu. Heyet, daha sonra İnönü’nün kabrinin bulunduğu alana geçti.
Burada İnönü’nün öz geçmişinin okunmasının ardından Cumhurbaşkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), CHP ve ailesi adına kabre çelenk bırakıldı.
Tören, saygı duruşunda bulunulmasının ardından sona erdi.
İSMET İNÖNÜ KİMDİR?
Tam adı Mustafa İsmet İnönü’dür. 24 Eylül 1884’te İzmir’de doğmuş, 25 Aralık 1973’te Ankara)’da vefat etmiştir. Osmanlı döneminde albay, Cumhuriyet döneminde orgeneral ve eski Genelkurmay Başkanı olan, cumhuriyetin ilanından sonraki Türkiye’nin ilk başbakanı, ikinci cumhurbaşkanı, İstiklal Madalyası sahibi asker ve siyasetçi olan İsmet İnönü, Cumhurbaşkanlık görevini Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından 1 gün sonra 11 Kasım 1938’den 22 Mayıs 1950 tarihine kadar sürdürdü.
CHP Kurultayı tarafından kendisine “Millî Şef” unvanı verildi. İnönü, Kurtuluş Savaşı’na katılmış ve Lozan Antlaşması’nı imzalamış, birçok defa başbakanlık görevini üstlenmiştir. 1925-1937 yılları arasında 12 yıllık kesintisiz başbakanlık süresi olmakla birlikte, toplam 17 yıl 11 ay ile Türkiye’de cumhuriyet tarihinin en uzun süreli başbakanlık yapmış kişidir.
İSMET İNÖNÜ’NÜN ÇOCUKLUĞU
24 Eylül 1884 İsmet İnönü’nün doğum tarihidir. Babası Reşit Bey, Mustafa İsmet’in doğum tarihini titiz karekterine uygun olarak evdeki Kuran-i Kerim’in arka sayfasına kaydetmişti. Mustafa İsmet İzmir’de doğdu. İzmir’de o zaman İngiliz Yokuşu denilen, sonradan 842 numaralı sokak olarak tanınan sokakta mütevazi, basit, ahşap bir kira evinde bir Çarşamba günü hayata gözlerini açtı. Mustafa İsmet İzmir’de doğdu ama ne anne ne de baba tarafı İzmir’li değildi. Annesi Cevriye Hanım Tunaboyu Deliorman Türklerindendi. Razgrad’lıdır. Babası Reşit Bey ise Kürüm soyundandı, bu soy da Bitlis’de yaşardı. Cevriye Hanım, okumuş bir aileden, Müderris Razgradlı Hasan efendinin kızıdır. Babasının ölümünden sonra iki erkek ve bir kız kardeşi ile beraber İstanbul’a göçerler. Malatya’lı Reşit Bey ile 1880’de İstanbul’da evlenir.
Mustafa İsmet, beş kardeşin ikincisi olarak doğdu. İlk oğlan Ahmet Mithat daha sonra askeri doktor oldu. Küçük oğlan Rıza Temelli iş hayatına atıldı. En küçük kardeşi Reşit Hayri genç yaşta bir deniz kazasında öldü. Kız kardeş Saniha ise Topçu Binbaşı olan Abdürrazzek Okatan ile evlendi. İsmet’in doğduğu yıl babası Reşit Bey İzmir Adliyesinde sorgu yargıcı yardımcısı olarak çalışıyordu. Doğumdan 40 gün sonra Foça sorgu yargıçlığına tayin oldu. Sonra Boldan’da görev yaptı ve 4 yıl sonra İzmir’e döndü. Mustafa İsmet o yaşlarda askercilik oyunlarına, mızıka boru seslerine meraklıdır. İzmir’den sonra Reşit Bey’in çalışma yeri Sivas olur. Aile uzun bir yolculuktan sonra Sivas’a gelir ve Mustafa İsmet orada okula başlar. Çocukluk devri olarak Sivas’ı hatırlar. Oturdukları ev geniş sofaları ve alaturka sedirleri ile bir meydanı andırırdı. Babası Reşit bey ahlak konularında hayli titiz, samimi bir müslümandır. Terbiyesi serttir. İnönü daha sonra “ Ben kendi çocuklarımı, arkadaş gibi davranarak yetiştirmeye çalıştım” diye anlatırdı. Babası iyi satranç oynardı. İnönü 10 yaşından itibaren satranç taşlarını tanıdı. Babası sorgu yargıçı olduğu için vakitli vakitsiz araştırmalara gittiği için evde at beslerdi. İnönü’nün atlarla tanışıklığı da çok genç yaşlarda başladı.
Sivas’da altı ay kadar Mahkeme Çarşısında bir ilkokuluna gider. Babası da eğitimi ile ilgilenmektedir. İlkokul sonrası iki seçeneği olur. Ya sivil ortaokula girecektir ya da askeri ortaokula. Sivas şehrinde askeri bir ortaokul da bulunmaktadır. Mustafa İsmet’in askerlik merakı seçimini kolaylaştırır, 1892 yılında askeri ortaokulda eğitimine başlar. Yaka numarası 32’dir. O zamanki asker okullarında öğrenciler yaka numarası ile birlikte bulundukları mahallenin ismini soyadı gibi taşırlar. Sivas’ın Ali Baba mahallesinde oturdukları için künyesi “İsmet efendi Ali Baba”olur.
İsmet İnönü sonradan o günleri anlatırken “ Ben kabiliyeti sonradan keşfedilmiş bir çocuktum. Sivas askeri ortaokulunda bir sene sınıfta kaldım” der. Ama bu olay ona ders olur. Ortaokulu 4 sene yerine 5 senede bitirir. Onu bir sene sınıfta bırakan matematik öğretmeni Ömer Efendi’yi sonradan minnetle anar. Hatta ikinci oğluna Ömer adını verir. Bu yıllarda Fransızca öğrenmeye başlar. 1895’de ortaokulu tamamlar. Ama yaşı çok küçüktür. Bir sene Sivas Mülkiye Lisesinin beşinci sınıfında okur.
Sivas’ta bulunduğu sıralar dedesi Abdülfettah Efendi ile tanışır. Dede Malatya’dan Sivas’a gelmiştir. Mustafa İsmet dedesini çok sever. Sonra Malatya’ya giderler ve orada sünnet düğünü olur. İsmet İnönü daha sonra “ Malatya’yı bu ilk görüşümde, günlerce, geniş kayısı bahçelerinde koşup eğlendik. Dedem 1854 Rus Savaşında bulunmuş, bize savaş hikayeleri anlatırdı. Ailemiz içinde doktorluk hariç, askeri mesleğe giren ben varım. Dedem 1854, babam 1877 savaşlarında çarpışmışlar, ben onları takip etmiş oluyorum” der.
Mülkiye lisesinin beşinci sınıfını bitirince babası onu İstanbul’a getirir ve Topçu Lisesinin sınavlarına girer. Okula kabul edilen 12 kişi arasındadır. Lise sınıfları iyi geçer. Askeri liseden önce Mülkiye lisesinde bir sene okuması fayda sağlamıştır. Topçu Harbiye sınıflarında artık hep sınıfın birincisidir. 1903 yılında 19 yaşında teğmen rütbesi ile Harbiye’yi bitirir. İyi derece ile bitirenler Erkanıharbiyeye girerlerdi. Mustafa İsmet de Pangaltı’daki Erkanıharbiyeye girer. 1906 yılında da kurmay yüzbaşı olarak mezun olur.
Daha sonra İnönü çocukluk günlerini şöyle anlatır “ Okul sırasında geniş imkanı olmayan orta halli bir ailede yetiştim. İstanbul’da Valde Camii karşısında bir küçük evde kiracıydık. Sonra Rumelikavağı’nda bir iki sene hava değişikliği için oturduk. Altı sene askeri eğitimin yıl sonu tatillerini İzmir’de geçirdim. İzmir’e dayımın yanına gidiş benim için mutluluk ve açılıp serpilme fırsatı olmuştur. Değirmen Dağı’ndaki küçük, mütevazi ev, denize karşı hala bana dünyanın en güzel köşkü gibi görünür. Dinlenirdim, gezerdim. Fransızca gazeteler okur, memleketimin dört köşesinde önemli bir olay varsa onu öğrenir takip ederdim. Gelecek sene dersleri için biraz hazırlanır, bazen dil dersi de alırdım. Küçük dayım doktordu, edebiyat meraklısıydı. Onunla beraber bulunmak da bana zevk verirdi. İzmir , on üç yaşımdan itibaren çok sevdiğim bir şehir olmuştur.”
İSMET İNÖNÜ’NÜN HAYATI
24 Eylül 1884′ te İzmir’de doğdu. Babası Malatya’ya yerleşmiş, Bitlisli Kürümoğulları ailesinden Reşit bey, annesi Bulgaristan’ın Deliorman bölgesinden Cevriye Hanım. Sivas Askeri Rüştiyesini (ilkokul) bitirdikten sonra ( 1895) Topçu Harbiyesine girdi. Harbiye (1903) ve Harp Akademisinden birincilikle mezun oldu ( 1906). Kurmay yüzbaşı olarak Edirne’deki II. Ordu’ya atandı. 1907’de İttihat ve Terakki Cemiyetinde kısa bir süre çalıştı. 31 Mart Olayını bastırmak için toplanan Harekat Ordusuna Yeşilköy’ de katıldı. Ahmet İzzet Paşa komutasında Yemen’e gönderilen Dördüncü Kolordu kurmay heyetinde yer aldı ve 1912’de binbaşılığa yükselerek Yemen kuvvetleri komutanlığı kurmay başkanı oldu. İlk diplomatik görevini burada üstlenip, İmam Yahya ile görüşerek barışı sağladı. Balkan Savaşı sırasında Çatalca’da bulundu.
Birinci Dünya Savaşında Başkomutanlık karargahında Harekat Şubesi Müdürlüğü yaptı ve yarbay oldu (1914). Ertesi yıl albaylığa yükselerek Trakya’daki II. Ordu kurmay başkanlığına atandı. Sonra, Doğu ve Suriye cephelerinde Dördüncü, Yirminci ve Üçüncü Kolordu Komutanlıklarında bulundu. Bu dönemde II.Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa ile birlikte çalıştı, aralarında derin bir dostluk doğdu ve ondan yüksek ve anlamlı bir sicil aldı (1917). İstanbul’da 1916’da Mevhibe Hanım’la evlendi ve hemen cepheye döndü. Mondros Mütarekesi günlerinde başkente geri gelerek Harbiye Nezareti Müsteşarı oldu (1918). Askeri Şura’da görev aldı. Bu yıllarda Mustafa Kemal Paşa ile görüşmelerini sürdürdü.
İsmet Bey Ocak 1920’de Ankara’ya kısa bir süre için gidip, döndü. 19 Mart 1920’de Mustafa Kemal’in çağrısı üzerine gizlice tekrar Ankara’ya geçip, Milli Mücadelede önemli görevler üstlendi. Edirne Milletvekili seçilerek çalışmalara katıldı ve Genel Kurmay Başkanı olarak düzenli bir ordu kurmayı başardı. İstanbul Hükümeti tarafından idama mahkum edildi ( Haziran 1920). Batı Cephesi komutanlığına atanarak (4 Mayıs 1921) Birinci ve İkinci İnönü Savaşlarını kazandı. Generalliğe yükseldi ve İsmet Paşa olarak anılmaya başlandı. Sakarya ve Başkumandanlık Meydan Savaşlarında etkili oldu.(1922).
Zaferin ardından Mudanya’da ateşkes görüşmelerini yürüttü ( 3 Ekim 1922). Dışişleri Bakanı ve Lozan baş delegesi oldu. Lozan Barış Antlaşmasını imzaladı (24 Temmuz 1923) . İlk cumhuriyet hükümetini kurdu (3o Ekim 1923). 8 Kasım 1924’te başbakanlıktan ayrıldı ve daha sonra Şeyh Sait isyanı nedeniyle yeniden aynı göreve getirildi (3 Mart 1925). Soyadı kanunu çıkınca Atatürk kendisine İnönü soyadını verdi.15 Yıl başbakanlıkta bulunduktan sonra, bazı görüş ayrılıkları nedeniyle hükümetten ayrıldı ( Eylül 1937).
Atatürk’ün ölümünden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin oybirliği ile Cumhurbaşkanı seçildi (11 Kasım 1938). İkinci Dünya Savaşına Türkiye’yi sokmamak için devletlerarası politika alanında çok yönlü çalıştı ve bunu başardı. Çok partili demokratik hayata geçişi sağladı ve dürüst bir seçim yasası yaptırarak iktidarı devretti (14 Mayıs 1950).
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve muhalefet lideri olarak on yıl boyunca büyük bir demokrasi savaşı verdi ( 1950-1960). 27 Mayıs ihtilali ve seçimler sonucunda gerçekleşen üç koalisyonda başbakanlık yaptı ve bu görevini 6 Şubat 1965’e kadar sürdürdü. C.H.P‘de “ortanın solu” hareketini başlattı. Parti içi mücadeleler sonucunda C.H.P’den istifa ederek senatör kimliğiyle TBMM’ne devam etti (8 Mayıs 1972). 25 Aralık 1973’de Ankara’da öldü ve hükümet kararıyla Anıtkabire defnedildi. Örnek bir evlilik sürdürdüğü Mevhibe Hanımla birisi Kurtuluş Savaşı sırasında ölen dört çocukları oldu, İzzet ( 1919-1921), Ömer (1924), Erdal (1926), Özden (1930).
ASKERİ YAŞAMI
Orduda ilk yılları
1908 yılında 2. Süvari Fırkasının kurmayı oldu ve 31 Mart İsyanı’nda Hareket Ordusu karargâhında görev aldı. 1910’da 4. Kolordu kurmaylığına getirildi ve 1911’de Yemen Kuvayi Mürettebe Komutanlığı kurmayı ve 26 Nisan 1912 tarihinde binbaşı rütbesine terfi etti ve Yemen Kuva-yi Umumîye Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevine atandı.
1912-1913 yılları arasında Harbiye Nezareti’nde Başkomutanlık Karargâhı 1. Şubede bulundu ve İkinci Balkan Savaşı’nda Çatalca Ordusu Sağ Cenah Komutanlığı kurmaylığına getirildi. Savaştan sonra İstanbul Antlaşması’nın bağıtlanmasında Bulgarlar ile müzakere eden heyete askerî danışman olarak katıldı.
1914 yılında Harbiye Nazırlığı ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği’ne atanan Enver Paşa’nın başlattığı ordunun yenileştirilmesi hareketinde etkin rol oynadı.
I. Dünya Savaşı
29 Kasım 1914 tarihinde kaymakam rütbesine terfi etti ve 2 Aralık 1914 tarihinde Genel Karargâh 1. Şube Müdürü olarak atandı. 9 Ekim 1915 tarihinde 2. Ordu Kurmay Başkanlığına getirildi ve 14 Aralık 1915 tarihinde miralay rütbesine terfi etti.
I. Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi’nde Kolordu Komutanı olarak, Mustafa Kemal Paşa ile birlikte çalıştı. Bu sırada Mustafa Kemal bu ordunun 16. Kolordu komutanlığına atandı. 1916 yılının yaz aylarında bir süre çarpışmaları yönetti. 2. Ordu Komutan Vekili Mustafa Kemal Paşa’nın önerisiyle, 12 Ocak 1917 tarihinde 4. Kolordu Komutanlığı’na atandı.
Bir süre sonra İstanbul’a geri çağrıldı ve Halep’te 7. Ordu’nun oluşturulmasında görev aldı. 1 Mayıs 1917 tarihinde Filistin Cephesi’nde 20. Kolordu komutanlığına, 20 Haziran’da 3. Kolordu komutanlığına atandı. Bu sırada 7. Ordu’nun komutanlığını üstlenen Mustafa Kemal Paşa ile yeniden yakın ilişki içinde oldu. Ancak Megiddo Muharebesi sırasında yaralanınca İstanbul’a gönderildi.
Kurtuluş Savaşı
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından az önce Sina ve Filistin Cephesi’ndeki Yıldırım Orduları Grubu’nun General Edmund Allenby karşısında uğradığı Nablus Bozgunu sırasında yaralanarak İstanbul’a döndü. 24 Ekim 1918 tarihinde Harbiye Nezareti Müsteşarlığı’na atandı. 29 Aralık 1919 tarihinde Paris Barış Konferansı’na hazırlık için kurulan komisyonda askeri müşavir oldu. 4 Ağustos 1919 tarihinde yalnızca sekiz gün için Askeri Şûra Muamelat-ı Umumiye Müdürlüğü’ne, bir ara da jandarma ve polis örgütünün iyileştirilmesi için kurulan komisyona üye olarak atandı. Bütün bunlar genellikle birkaç günlük görevlerdi.
İlk kez 8 Ocak 1920 tarihinde Ankara’ya gitti ve kısa bir süre Mustafa Kemal Paşa ile çalıştı. Yeni kurulan Ali Rıza Paşa hükümetinde harbiye nazırı olan Fevzi Paşa’nın çağrısı üzerine şubat sonlarında İstanbul’a gitti. 9 Nisan 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın çağrısı üzerine tekrar Ankara’ya döndü ve İstanbul ile bütün resmî bağlarını kopardı.
23 Nisan 1920 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Edirne milletvekili olarak katıldı. 6 Haziran 1920 tarihinde İstanbul’daki Divan-ı Harp tarafından gıyabında idam cezasına çarptırıldı.
Erkân-ı Harbiye Reisi ve Garp Cephesi Komutanı Mirliva İsmet Paşa
10 Kasım 1920 tarihinde milletvekilliği ve vekillik görevi saklı kalmak üzere Garp Cephesi (Batı cephesi) Kuzey Kesimi Komutanlığı’na atandı. Çerkez Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynadı. Batı Cephesi Kuzey Kısım Komutanı olarak, Ocak 1921 tarihinde Yunan ilerlemesini durdurunca 5 senedir bulunduğu Miralay rütbesinden Mirliva rütbesine terfi etti ve Paşa oldu. 4 Mayıs 1921 tarihinde Batı Cephesi Komutanlığına atandı. Ancak 17 Temmuz 1921 tarihinde Kütahya-Eskişehir Muharebeleri’nde aldığı mağlubiyet üzerine TBMM tarafından Genelkurmay Başkanlığı görevinden azledildi. Yerine 3 Ağustos 1921 tarihinde aynı zamanda Başvekil ve Millî Savunma Vekili de olan Fevzi Paşa getirildi.
Daha sonra Sakarya Meydan Muharebesi sırasında TBMM tarafından Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlığa getirilmesi üzerine onun maiyetinde Mirliva rütbesi ile Batı Cephesi Komutanlığı görevinde bulundu. Büyük Taarruz’dan sonra başarılarından dolayı Ferik rütbesine terfi etti. İzmir’in geri alınmasından sonra Mustafa Kemal Paşa tarafından ateşkes görüşmelerinde bulunmak üzere görevlendirilerek Mudanya’ya gönderildi.
GÜNDEM
05 Kasım 2024SPOR
05 Kasım 2024GÜNDEM
05 Kasım 2024SPOR
05 Kasım 2024SPOR
05 Kasım 2024GÜNDEM
05 Kasım 2024GÜNDEM
05 Kasım 2024